'Londra Seçimlerinin Ardından'

İngiltere’de Müslüman Adaya Kara Propaganda

Birleşik Krallık’ta Londra Belediye Başkanlığı Seçimlerini kazanan Sadiq Khan’ın ardında bıraktığı seçim süreci giderek yaygınlaşan kültüralist söylemlerin geldiği noktayı göstermesi açısından oldukça önemli.

Birleşik Krallık’ta İşçi Partisi’nden adaylığını koyan 45 yaşındaki Sadiq Khan mayıs ayının başında Muhafazakar Partili rakibi Zac Goldsmith’i mağlup ederek Batılı bir başkentin seçilmiş ilk Müslüman belediye başkanı oldu. Khan seçimlerde 1.310.143 oy alırken, rakibi Goldsmith 994.614 oy aldı. Khan şu anda İngiliz siyasetinde en etkili pozisyonlardan biri kabul edilen pozisyonu elinde bulunduruyor. Görevine Southwark Katedrali’ndeki törenle başlayan Khan Londralıların tamamını kucaklamaya kararlı olduğunu söyledi.

Sadiq Khan Kimdir?

Sadiq Khan 1970’te Londra’nın güneyinde Tooting bölgesinde Pakistanlı göçmen bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte Birleşik Krallık’ta yerel belediyelerce inşa edilmiş toplu konutlarda yaşadı. Otobüs şoförü bir babanın sekiz çocuğundan biri olan Khan’ın 14 ve 16 yaşlarındaki iki kızı kendisinin de gittiği ilkokula gitti.

2005 yılından beri parlamento üyesi olan Sadiq Khan tüm yaşamı boyunca doğduğu yer olan Tooting’de yaşadı ve insan hakları avukatı olarak çalıştı. 2007’den 2010’a kadar İşçi Partili Başbakan Gordon Brown döneminde Topluluklardan ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı görevlerinde bulundu. Görev yaptığı pozisyonlar sayesinde Khan Kabine’ye giren ilk Müslüman oldu. 2010 ila 2015 yılları arasında İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband’ın gölge hükûmetinde Adalet Bakanı oldu.

Khan’ın Sorumlulukları ve Vaatleri

Sadiq Khan Londra’nın 17 milyon Sterlin bütçesi ile ulaşım, konut, planlama, polis ve itfaiye hizmetlerinin sorumluluğunu üstenmiş durumda. Seçim kampanyaları sırasında iş ve istihdam fırsatları yaratacağını ve Londra’nın konut krizine öncelik vereceğini vadeden Khan, Londra’da her sene 50 bin konut inşa edileceğini, bunların yarısının uygun fiyatlı olacağını taahhüt etti. Ayrıca sonraki dört yıl boyunca kamu taşıtlarının ücretlerini artırmama sözü verdi.

Sadiq Khan çevreyi kirletme oranı yüksek araçların ana arterlere ya da Londra merkezine girişlerinin zorlaştırılarak Ultra-Düşük Emisyon Bölgesi oluşturulacağını, böylece kirlilik sorununun üstesinden geleceğini vaat etti. Heathrow Havalimanına üçüncü bir pistin inşasına karsı çıkan Khan, özel ve kamu sektörleriyle işbirliği hâlinde Londra çapında büyük bir ağaçlandırma programı başlatmayı amaçlıyor. Başkentte mahallî devriye sisteminin yeniden hayata geçirilmesi, çete ve bıçaklı saldırıların önüne geçilmesi de onun vaatleri arasında.

Merkez-sol bir parti olan İşçi Partisi’nin içinde farklı hizipler var. Bazı İngiliz siyasi analistler Sadiq Khan’ın İşçi Partisi’nin sağ kanadında olduğunu düşünüyor ve İşçi Partisi’nin eski lideri ve önceki Başbakan Tony Blair’i kastederek Khan’a “Blairci” diyorlar. İşçi Partisi’nin terörizmle mücadele yasasını destekleyen Sadiq Khan partinin sol kanadından olan İşçi Partisi’nin şimdiki başkanı Jeremy Corbyn’in en sıkı muhalifi. Khan aynı zamanda “aşırıcılık”la mücadeleyi seçim kampanyasının ana sloganı yaptı. Mart ayındaki bir konuşmasında, “Londra aşırıcılık, radikalleşme ve terörizm nedeniyle ciddi tehdit altında. Belediye Başkanı olarak bu tehditle savaşacağım. Aşırıcılara savaş açmış bir İngiliz Müslüman olacağım.” dedi.

Khan İsrail ürünlerine yönelik BDS (Boykot, Tasfiye ve Yaptırımlar) kampanyasına karşı çıkmakla beraber Londra’nın Belediye Başkanı olduğu seçimler sonrasında binlerce Londralı Yahudi’yle birlikte Yahudi Soykırımı’nı anma törenine katılarak ilk kez halkın karşısına çıktı. Törene katılanlar arasında İsrail’in İngiltere Büyükelçisi Mark Regev de vardı.

Müslüman kadınların peçe takma hakkını da sorgulayan Khan, “Kadınlara ne ve nasıl giyinmeleri gerektiğini söylemek bana düşmez. Ancak bana göre kamusal alanda birbirimizin yüzünü görebilmeliyiz.” dedi. Sadiq Khan Birleşik Krallık’taki kimi muhafazakâr Müslüman gruplar tarafından seküler Müslüman olarak tanımlanırken, İngiliz basını tarafından “ilerlemeci” Müslüman olarak tasvir ediliyor. Ayrıca Khan Birleşik Krallık Parlamentosunda eşcinsel evliliklere “evet” oyu kullanmıştı.

Muhafazakar Parti’nin Sadiq Khan Aleyhindeki Propagandası

Seçimlerde Sadiq Khan’ın rakibi olan Zac Goldsmith, Frankfurt kökenli Yahudi bir aile olan Goldsmith ailesinin milyarder üyesi James Goldsmith’in oğlu. Zac sürekli olumsuz bir kampanya yürüttü. Sadiq Khan’ı Müslüman olması nedeniyle hedef gösterdiği, Khan’ın sözümona radikallerle bağlantısı olduğu iddialarıyla ismini lekelediği, kendi zaferini garantilemek adına Müslüman karşıtı ön yargıları sömürdüğü için İngiltere’deki birçok siyasi ve gazeteci tarafından eleştiriliyordu.

Goldsmith’in seçim kampanyası Muhafazakar Parti’nin seçim strateji uzmanı olan ve aynı zamanda Sadiq Khan’ı “radikal Müslümanların destekçisi” olarak lekelemeye çalışan Lynton Crosby tarafından yürütüldü. Ne var ki ortada ilgi çekici bir çifte standart vardı: Muhafazakar Parti üyeleri de “aşırıcı” olmakla suçladıkları sayısız Müslüman vatandaşla birçok platform paylaşmıştı. “Aşırıcı” dedikleri Müslümanlarla aynı platformlarda bulunan parti üyeleri gayrimüslim olduğu için kendilerinde bir sorun görmüyor, fakat aynı şeyi yapan Khan’ı suçluyorlardı.

Yönetimdeki Muhafazakar Parti’nin birçok üyesi Başbakan David Cameron da dâhil olmak üzere Khan’a karşı propaganda kampanyasında yer aldı. Örneğin Savunma Bakanı Michael Fallon, Sadiq Khan’ın belediye başkanı olmasının Londra’nın güvenliğine zarar vereceğini söyledi. Muhafazakar Parti devamlı bir şekilde Sadiq Khan’ı “İslami aşırıcılık” sempatizanı olarak lanse etmeye çalıştı. Öyle ki Goldsmith, Sadiq Khan’ın Londra Belediye Başkanı olmasının “felaket” olacağını duyurdu. Buna karşın Londra Meclisi’nden Muhafazakar lider Andrew Boff, Goldsmith’in kampanyasının “muhafazakar dinî görüşlere sahip insanları terör sempatizanlığıyla suçlamaya yönelik” olduğunu söyledi.

Muhafazakar Parti’nin Kampanyasına Tepkiler

Boff’un tepkisinin yanında pek çok muhafazakar siyasi ve gazeteci de Goldsmith’in seçim kampanyasını eleştirdi. Örnek vermek gerekirse ünlü muhafazakar yazar Peter Oborne kampanya için “itici ” ifadesini kullandı. Oborne, “Tüm yaşamım boyunca Muhafazakar Parti’ye oy verdim, fakat bu kez gururla Khan’a oy vereceğim. Herkese, özellikle de Muhafazakar Parti taraftarlarına aynı şeyi yapmalarını öneriyorum. Goldsmith’e oy vermekle Londralılar modern Britanya’da demokrasiye bir felaket mesajı vermiş olacaklar.” dedi.

30 yılı aşkın bir süredir Muhafazakar Parti üyesi olan Muhafazakar Müslümanlar Forumu Başkanı Muhammed Emin, Zac Goldsmith’in gülünç seçim kampanyasından bıkkınlık duyduğunu söyledi.

Muhafazakar Parti’nin eski milletvekili adayı Shazia Awan, Goldsmith’in kampanyasını “ırkçı” olarak tanımladı. Birçok üst düzey muhafazakar, kampanyanın “zehirli” ve “rezil” olduğunu söyledi. Goldsmith’in gazeteci kız kardeşi Jemima, kardeşi Goldsmith’in seçim kampanyasını eleştirdi ve “Bu kampanya benim kardeşimin kişiliğini yansıtmıyor.” dedi. Jemima daha önce Pakistan kökenli politikacı olan Imran Khan ile evliydi. Imran Khan’la evlenmeden önce Jemima İslamiyeti seçmişti. Jemima’nın bu evlilikten iki çocuğu var.

Khan Başbakan Cameron ve Goldsmith’in daha fazla oy alabilmek için Londralı toplulukları parçalamak istediğini, Donald Trump’un izlediği stratejide olduğu gibi farklı etnik ve dinî grupları birbirine düşürmeye çalıştıklarını söyledi. Nitekim Goldsmith’in seçim kampanyası esnasında Hindu, Sikh ve Tamil kökenli seçmenlere Khan’ın tehlikeli olduğunun söylendiği broşürler gönderildi. İşçi Partisi’nin pek çok Hintli ailenin sahip olduğu altın takılara ilave vergiler getireceğinin iddia edildiği mektuplar da azınlıklar arasındaki gerilimi arttırma amacını taşıyordu. Khan seçim kampanyalarının toplu konutlar, ulaşım ve hava kirliliği gibi sorunlar üzerinde yoğunlaşmasını umduğunu, ancak David Cameron ve Zac Goldsmith’in belirli bölgelerde oy toplamak ve diğer bölgelerdeki seçmenleri sindirmek için Londralıları ayrıştırma yoluna gittiğini söyledi.

Çok kültürlülük

Londra diğer şehirlerden daha fazla millet, kültür, dil ve dünya görüşünü barındıran bir kent; aynı zamanda dünya üzerindeki çokkültürlü şehirlerden biri. Birleşik Krallık’ın toplamda yüzde 87’lik Beyaz İngiliz nüfusuyla karşılaştırıldığında Londra’daki Beyaz İngiliz sayısı yüzde 45’lik bir orana sahip. Şehir bir milyondan fazla Müslümana ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla Sadiq Khan’ın etnik ve dinî arka planı ona belli avantajlar da sağladı.

Avrupa’nın geri kalanı göçmen karşıtı partilerin yükselişiyle uğraşırken Khan’ın seçim galibiyeti İslamofobiye ve aşırı sağcılara bir mesaj niteliği taşıyor. Birleşik Krallık içerisinde yüzlerce Müslüman belediye meclis üyesinin yanı sıra Avam Kamarası’nda (Birleşik Krallık Parlamentosu) 13 Müslüman milletvekili var. Khan gibi siyasetçilerin rakipleri seçim kampanyalarında nefret ve ötekileştirmeye yer verdikleri sürece bu çokkültürlülüğün yaygınlaşması oldukça zor görünüyor.

Fotoğraf: 2015Ray Tang

Mahmoud Ibrahim

Londra merkezli Mısırlı-İngiliz gazeteci olan İbrahim, Londra Üniversitesi’nde “Batı medyasında İslamofobinin sömürgesizleştirilmesi” konulu doktora araştırmasına devam etmektedir. İbrahim, BBC de dâhil olmak üzere çeşitli medya ve sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak çalıştı ve danışmanlık yaptı.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler