'Dosya: "Avrupa'da Ezan Düzenlemeleri"'

Siyasi İrade ve Toplumsal Destek Arasında Belçika’da Ezan

Belçika’da ezanı direkt olarak ilgilendiren herhangi bir yasal mevzuat yok. Ezan talepleri, ülkenin ses ve çevre kanunlarına göre lokal merciler tarafından değerlendirilip neticelendiriliyor. Öte yandan ezan iznini almada belirleyici olan tek şey yasalar değil. Siyasi irade ve toplumsal destek bu isteğin kabul görmesinde önemli bir yere sahip.

2010 yılında yayımlanan ve Avrupa’daki Müslümanların Yıllığı (İng. “Yearbook of Muslims in Europe”) ismini taşıyan rapora[1] göre Belçika’da 333 cami ve ibadethane mevcut. Bu cami ve ibadethanelerin yarısından fazlası Flaman bölgesinde yer alıyor. Ülkedeki camilerin 89’u Walon, 77’si ise Brüksel bölgesinde bulunurken, Belçika genelindeki 333 caminin 83’ü devlet tarafından resmî olarak tanındığı için “kamu kuruluşu” statüsünde ve kısmen devlet tarafından finanse ediliyor.

Cami ve ibadethanelerin yaklaşık yarısı Faslı Müslümanların idaresinde iken, Türklerin kurduğu camilerin sayısı toplam cami sayısının yüzde 42’sine tekabül ediyor. Geriye kalan ve yüzde 10’u oluşturan cami ve ibadethanelerin yönetimi ise Arnavutluk, Bosna, Pakistan ve diğer ülkelerden gelen Müslüman gruplara ait.

Bu ülkede bulunan camiler genelde okullardan, dükkanlardan ve sanayi tesislerinden ibadethaneye çevrilmiş durumda. Belçika’da sadece 4 cami klasik cami mimarisine uygun olarak inşa edilmiş. Bu camilerde genelde bir ya da iki minare mevcut olmakla birlikte çoğunlukla bir kubbe de var. Ülkede bulunan en az 12 camiye, yapı camiye çevrildikten sonra minare eklenmiş durumda. Camilere minare ekleme imkanı yasal yapı düzenlemelerine ve yerel mercilerin iradesine bağlı. Ezanın dışarı yayınlanması ise genel olarak çoğu belediyede yasak olmasına rağmen, bu durumun bazı istisnaları mevcut.

Belçika’nın ezan coğrafyasına bakıldığında görülen sahne şöyle: Genk şehrinde yaklaşık 25 yıldır günde 3 vakit ezan okuyan 4 cami var. Visé’de ise 1981 yılından beri her gün 3 vakit ezan okuyan Mimar Sinan Camisi bu istisnalar arasına giriyor. Bu camilerin her biri Belçika Diyanet Vakfı’na bağlı. Belediyelerin camilerle yaptığı anlaşmaya göre ezanın sesi 55 desibeli geçmemek zorunda; bu sınır aynı zamanda ülkede yapılan ve izin gerektiren tüm faaliyetler için geçerli olan yasal ses sınırı.

“Ezanın Dışarı Okunması Sembolik Olarak Güzel, Fakat Toplumsal Hayatı Zora Sokmak Gereksiz”

Belçika’da ezana yasal hak tanıyan ya da onu yasaklayan herhangi bir kanun ya da düzenleme yok. Ezanın dışarı okunmasına yönelik talepler bu sebeple lokal bir çerçevede, belediyeler tarafından ele alınıyor. Bu talepler genel çevre kanunlarına ve ses kanunlarına aykırı olup olmadığına göre değerlendiriliyor. Ezanın dışarı okunup okunmayacak olmasına bu yasaların ışığında karar veriliyor. Aynı durum kilise çanları için de geçerli.

Konu ile ilgili Perspektif’e konuşan Belçika İslam Temsil Kurumu Execütif’in Başkan Yardımcısı Bayram Saatçi, “Sekülerleşen bir topluma kendi kültürel mirası olan çan sesleri dahi rahatsızlık veriyor ve bazı bölgelerde kilise çanlarının sesleri gelen şikayetler üzerine kısılma yoluna gidiliyor. Her ne kadar İslam Belçika’da tanınmış bir din olsa da, halkın bilmediği bir dilde okunan dinî çağrıya tahammülü, çan sesine duyduğu tahammülden daha az olacaktır. Tüm bunların dışında dışarı okunan ezanın gerekliliğini sorgulamamız ve kâr-zarar hesabını iyi yapmamız lazım.” açıklamasında bulundu. Bayram Bey özellikle Genk şehrinde camilerin aldıkları ezan iznini, belediye ile ilişkilerinin iyi olmasına, toplumsal desteğe ve Müslümanların sosyal hayatta aktif olmasına bağlıyor.

Birçok ülkede olduğu gibi Belçika’da da camilerin ezan izni almalarında siyasi iradenin konuyla ilgili tutumu belirleyici. Eğer lokal makam ve mercilerle Müslüman cemaatin ilişkisi yoksa belediyeler tarafından ezan izninin verileceğini beklemek oldukça ütopik bir yaklaşım.

Siyasi iradenin, yani Belçika özelinde belediye yönetimlerinin, ezanın dışarı okunması ile alakalı tutumu yasak ve destek durumlarında belirleyici. Yönetim ve siyasi irade bu tür girişimlere açık değilse kapılar kapalı tutuluyor. Fakat eğer siyasi iradenin farklı topluluklara ve dinlere bakış açısı olumluysa bu tür konular istişareye açık oluyor.

Belçika’da ezanı bağlayan genel bir devlet politikasının olmadığından bahseden Bayram Bey, belediyelerdeki o anki siyasi iradenin, yani yönetimi oluşturan partilerin, kendi tabanına ve toplumsal desteğe göre konuya olumlu ya da olumsuz yaklaştıklarını söylüyor. Bayram Bey’e Belçika’daki Müslüman cemaatin ezan ile ilgili taleplerini sorduğumuzda, ezan hususunda tek tük taleplerin olduğunu, fakat ezanın ne bireysel olarak Müslümanların ne de kolektif olarak cemaatlerin öncelikli gündem maddesi olmadığını dile getiriyor. “Ezanın dışarı okunması sembolik olarak güzel. Fakat toplumsal hayatı zora sokmanın gereksiz olduğunu düşünüyorum.” diyen Bayram Bey, toplumsal desteğin bulunduğu durumlarda ezanın dışarı okunabilmesi için tabii olarak çaba gösterilebileceğini de sözlerine ekliyor.

Toplumsal Desteğin Bulunmadığı Bir Örnek: Beringen Şehrinde Ezan

Bundan yaklaşık 10 sene önce, Belçika’nın Flaman bölgesindeki Beringen şehrinde Beringen Fatih Camii ezanı hoparlörle dışarıya okuyabilmek için başvurularda bulundu. Bu başvurular hem aşırı sağ aktörler nezdinde hem de toplumda büyük tepki uyandırmıştı. O dönem Belçika’nın aşırı sağ partilerinden Flaman Menfaati önderliğinde ezanın hoparlör aracılığı ile dışarı okunacak olması oldukça olumsuz yankı bulmuştu. O dönem cami yönetimi büyük bir direnç ile karşılaşmış, büyük ihtimalle de hayal kırıklığına uğramıştı. Sonuç olarak belediye, temel gerekçelerden biri olarak, yerel halkın ezan sesinden rahatsız olacağı düşüncesiyle ezanın dışarı hoparlörle okunmasına izin vermedi. Beringen Fatih Camii geçmişte olduğu gibi bugün de sadece 100 metreye tesir edecek bir biçimde 3 vakit dışarı ezan okumaya devam ediyor. Daha fazlasına yıllardır izin yok.

Belçika’nın Flaman bölgesinde bulunan Beringen’de yaşanan tartışmalar da gösteriyor ki, sadece siyasilerin değil, yerel halkın tepkisi de ezan izninin alınmasında oldukça önemli bir yer tutuyor. Şehir halkının çokkültürlülüğe ve dinî çoğulculuğa mesafeli olduğu coğrafyalarda, iş yerel halkın ezanı bloke etmesine kadar varabiliyor. Özetle yerel halkın İslam’ın görünürlüğünü ve duyulurluğunu arttıran ezana ve diğer İslami sembollere bakış açısı bu tür izinlerin alınmasında oldukça belirleyici bir konuma sahip.

Görünürlük Talebinde Toplumsal Desteğin Önemi

Siyasi iradenin bu tür izinlerde oldukça büyük bir rol oynadığı aşikar. Fakat toplumsal desteğin etkisi en az siyasi iradenin desteği kadar önemli ve yeri doldurulamaz. Siyasi iradenin ve toplumsal desteğin etkileri her ne kadar birbirleriyle karşılaştırılamaz ve yarıştırılamaz olsa da, ilerlemeci ve çoğulcu düşünce yapısına sahip bir toplumda, siyasi iradeyi oluşturan partilerin tutumu ezan izninin alınmasında çok da belirleyici bir rol oynamayabilir ya da partilerin tutumu toplumun isteklerine ve fikirlerine göre şekil alabilir. Sonuç olarak siyasi partileri destekleyen ve onlara yönetim imkânı sunan toplumun kendisi. Bu hususta her şeyden daha önemli gözüken şey, toplumun huzuru oluyor. Buradan hareketle ortaya çıkan, ezan izninin alınmasında özellikle komşularla iyi ilişkilere sahip olmanın önemli bir gereklilik arz ettiği ve Müslümanların bu gerekliliği anlamada ve onu yerine getirmede içsel bir motivasyona sahip olmaları gerektiği.

İçerisinde yaşanılan toplum ile anlaşma ve uyum sağlandıktan sonra, yasal süreçler için lokal merci ve makamlarla görüşecek olan cami cemaat ve yönetimleri, belediyeler ile diyaloğa açık olmalı ve etkileşimi her daim sürdürmeli. Meselenin iki taraflı bir süreç olduğunun farkında olmak ve çıkan sonucu kabul etmek, bu tür yasal süreçlerin üstesinden gelmeyi daha kolay ve emin kılacağa benziyor.

[1] Nielsen, J., Akgönül, S., Alibašić, A., & Racius, E. (Eds.). (2014). Yearbook of Muslims in Europe (Vol. 6). Brill.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler