'Dosya: "Avrupa'da İslami Defin"'

Avrupa’da Yaşayan Bir Müslüman İçin Ölümden Sonrası

Cenaze nerede toprağa verilecek? Bu soruya cevap vermek Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için hiç de kolay değil. Sevdiklerini toprağa vermiş ailelerle bu sorunun cevabını aradık.

Yeni bir güne başlarken o gün neler yapacağımızı düşünüp plan yapar, kendimize bir yol haritası çıkarırız. Bu planlar bazen günlük, bazen haftalık, bazense çok daha uzun vadeli olur. Biz her şey tamammışçasına planlar yapaduralım, diğer taraftan hayat bize hiç beklemediğimiz anda sürprizler hazırlıyor olabilir. Örneğin ölüm gibi. Her sabah yeni bir güne başlama umuduyla uyanıyoruz; fakat bir sabah öleceğimiz güne uyanacağız. Ölüm, herkes için farklı anlamlar ifade ediyor. Fakat bu anlam göçmen kökenli insanlar için biraz daha farklı. Zira azınlık olarak yaşayan Müslümanlar açısından ölümün hemen ardından cevaplanması gereken bir soru var: Cenaze nerede toprağa verilecek? Bu sorunun Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenliler için ne anlam ifade ettiğine gelin birlikte bakalım.

Sevda Hanım 43 yaşında. Almanya’da doğmuş, büyümüş, bu ülkenin vatandaşı. Tüm ailesi burada yaşıyor. Bundan birkaç yıl kadar önce bebeği henüz doğmadan onu kaybetmiş. Defin için Türkiye’yi mi yoksa Almanya’yı mı tercih edecekleri konusunda kararsız kalsalar da sonunda eşiyle birlikte Almanya’yı tercih etmişler. Sevda Hanım karar aşamasını şöyle anlatıyor: “Düşük yaptığımda cenaze firmasıyla irtibata geçtik. Onlar da ister Türkiye’ye ister Almanya’ya defnedebileceğimizi söylediler. Burada yaşıyoruz, Allah bilir ne zaman geri döneceğiz, en iyisi burada toprağa verelim dedik.”

“Uçağın Koltuğunda Geliyoruz Ama Bagajında Gidiyoruz”

Sevda Hanım’ın cenaze için Almanya’yı tercih etmesindeki en önemli neden mezar yerine olan yakınlık. Bu sayede kabri ziyarete gitmenin, mezar bakımını yapmanın çok daha kolay olduğunu söylüyor. Diğer taraftan, Sevda Hanım’ın birkaç yıl önce vefat eden babası ise Türkiye’ye defnedilmiş. Sevda Hanım, Türkiye’ye defin kararını babasının kendisinin verdiğini belirtiyor: “Babam Almanya’da emekli olmuştu, Türkiye-Almanya arası gidiş-geliş yapıyordu. Son zamanlarda ‘Ben uçağın bagajında gitmek istemiyorum Türkiye’ye.’ derdi. Genelde burada öyle oluyor ya, uçağın koltuğunda geliyoruz, ama bagajında gidiyoruz. Vefatından önceki son 1,5 yıl hastaydı, Almanya’ya gelmek istemedi. Rahatsızlanınca orada vefat etti. Türkiye’de vefat edince de buraya getirmek zaten olmazdı. Öyle toprağa verildi. Ama Türkiye’de hasta işlemlerinde bu kadar sıkıntı çekeceğimizi bilseydim, babam hayattayken buraya gelmesini isterdim.”

Sevda Hanım, hastane sürecinin Türkiye’de çok zor olduğunu söylüyor. Babasının ne son vakitlerinde ne de vefatı sonrasında hastanede yanına giremedikleri için üzgün. Kendisi de hemşire olarak görev yapan Sevda Hanım, Almanya’daki durumun çok daha farklı olduğunu belirtiyor. Hastanın öleceği anlaşıldığında odasının ayrıldığını, yakınlarının gece-gündüz hastanın yanında durabildiğini, eğer vefatı sırasında tek kişilik odada değilse vefatından sonra da vedalaşma odası (Alm. “Abschiedsraum”) olarak belirlenen alanda cenazenin 10-15 saate kadar bekletildiğini, böylelikle yakınlarının gelip vedalaşabildiğini dile getiriyor. Diğer taraftan tüm bu durumlara rağmen kendisinin Türkiye’yi mi yoksa Almanya’yı tercih edeceği konusunda kararsız: “İnsan düşünmek istemiyor; ama o da olacak bir gün mutlaka. Eşimle bazen konuşuyoruz, burası mı köyümüz mü diye, ama kararsızız. Tabii hepsi Allah’ın toprağı, ama yine de buranın yüzü soğuk mu desem… Yine de insan memleket diyor sanki. Hani insan hangi mezarlıkta kimlerle yatarsa onlarla haşrolunacak ya, insan yine mübarek insanların, Müslümanların arasında olmak ister diye düşünüyorum. Burada her ne kadar Müslümanlara ayrılmış bir köşe de olsa Türkiye’de Fatiha okuyan daha fazla olur diye düşünüyorum.”

“Orası da Allah’ın Toprağı, Burası da…”

Yine Almanya’da doğup burada büyüyen Levent Bey ise defin işlemleri için Türkiye’yi seçenlerden. Levent Bey’in babası 1,5 yıl önce Almanya’da vefat etmiş, sonrasında Türkiye’ye defnedilmiş. Tüm ailesinin Almanya’da olduğunu belirten Levent Bey’e defin için neden Türkiye’yi seçtiklerini sorduğumuzda babasının isteğinin bu yönde olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Mezarının burada olmasını, sık sık ziyaretine gidebilmeyi isterdik. Ama diğer taraftan da insanın vatanı. İnsan yine toprağına gömülmek istiyor. Bizi tanıyan toplumumuz orada. Eşimiz, dostumuz, yakınlarımız orada.”

Doğduğundan beri Almanya’da yaşayan Ahmet Bey ise annesinin her zaman Türkiye’ye defnedilmek istediğini söylüyor: “Kardeşler olarak biz annemin buraya defnedilmesini istedik aslında. Burada olsa sık sık giderdik yanına. Şimdi senede bir kez ancak gidebiliyoruz. Burası da Allah’ın toprağı, orası da.. Ama yine de yanımızda olsaydı farklı olurdu. İnsan ziyaretine gitmek, hasret gidermek istiyor. Sonuçta annemin vasiyetini yerine getirdik, cenazeyi Kastamonu’daki köyümüze defnettik. Yazları Türkiye’ye gittiğimizde ziyaretine gidip hasret gideriyoruz.”

Cenazenin Türkiye’ye götürülmesi sürecinde cenazeye kendisinin refakat ettiğini belirten Ahmet Bey, cenaze yardımlaşma derneği sayesinde tüm bu işlemlerin epey kolay olduğunu belirtiyor. “İnsan, böyle acı bir günde işlemdi, prosedürdü düşünemiyor. Cenaze dernekleri bu açıdan çok faydalı oldu. Biz sadece gerekli evrakları verdik, gerisini onlar hallettiler. Buradaki resmi işlemler bittiğinde annemin cenazesini Türkiye’ye götürdük. Almanya’dan Türkiye’ye nakil sürecinde de anneme ben eşlik ettim. Tuhaf bir duygu. Aynı uçaktasın ama artık yanında değil. Sonra gidip, onu toprağa verip, bırakıp geliyorsun. Düşündükçe içimde bir burukluk hissediyorum.”

“O Vakte Kadar Bu Soruyu Hiç Sormamıştık”

4 yıl önce kızını kaybeden Hülya Hanım ise defin için Almanya’yı tercih edenlerden. Beklemedikleri bir anda trafik kazası nedeniyle kızını kaybettiklerini belirten Hülya Hanım, o vakte kadar ölüm durumunda nereye defnedilmek gerekir diye hiç düşünmediklerini söylüyor. “İnsan başına gelince düşünmek durumunda kalıyor. O vakte kadar hiç sormamıştık bu soruyu kendimize. Kızım vefat ettiğinde acaba Türkiye’ye defnetsek daha mı iyi olur diye aklımdan geçti ama yine de içim elvermedi. Biz burada kızımız orada… Buraya yarım saat mesafede mezarlıkta Müslümanlar için ayrılmış yer dururken Türkiye’ye defnetmeyelim dedik sonunda. İyi ki de öyle yapmışız. 4 yıl oldu, hâlâ her cuma, bir aksilik olmadığı müddetçe giderim kızımın ziyaretine. Anne yüreği, özlüyor insan.”

Son Yolculuk

Çoğu zaman ölüm yalnızca bu dünyadan göçüp gitmek olarak algılanıyor. Oysa ölümün geride kalanlar için ifade ettiği anlam çok daha farklı ve karmaşık. Avrupa’da yaşayan, fakat hâlâ bir ayağı Türkiye’de olan bir toplum olarak ne yârdan geçebiliyoruz ne de serden. Bir yanımız vefat eden sevdiklerimiz yanımızda olsun, onları sık sık ziyaret edelim istiyor; diğer yanımızsa “ya olur da bir gün Türkiye’ye temelli dönersek” diye düşünmeden edemiyor. Özellikle son dönemlerde yaşanan bazı siyasi kırılmaların Avrupa’da yaşayan Türk toplumundaki karşılığını bir düşünmek gerek. Tüm bunların ötesinde defin için ister Türkiye, ister Avrupa tercih edilsin, hâlihazırda yaygınlaşan cenaze dernekleri sayesinde her iki seçimde de kişinin sevdiklerini son yolculuğuna en güzel şekilde uğurlaması mümkün.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler