"Avrupalı Türklerin Problemleri"

Türkçe Dersleri Kıskaç Altında

Almanya’da “Konsolosluk Dersi” olarak bilinen Türkçe dersleriyle ilgili tartışma büyüyor. Türkçe öğretmenlerinin gelecekte Türkiye’den gönderilmemesi planlar arasında.

2016/2017 öğretim yılında yaklaşık 40.000 öğrenci Almanya’daki devlet okullarında Türk konsoloslukları tarafından verilen Türkçe derslerine katıldı. 5 yıllık süre için toplamda 503 öğretmen Türkiye’den Almanya’ya gönderildi. Ancak 2017 yılının başından beri bu dersin hem içeriği, hem de gerekliliği tartışma konusu. Türkçe dersinin artık gerekli olup olmadığı ya da entegrasyona engel teşkil edip etmediği soruları son aylarda sıkça tartışıldı.

“Türkçe Konsolosluk Dersi” Nedir?

Konsolosluk dersi ya da “Türk Dili ve Kültürü Dersi”, Avrupa Konseyi tarafından 25 Temmuz 1977 tarihinde “göçmen işçi çocuklarına okulda destek olunması” kapsamında çıkarılan bir yönergeye dayanmaktadır (77/486/AET). Bu yönerge çocukların “memleketlerine yeniden adapte olabilmelerinin” kolaylaştırılması için çocuklara anadillerinin öğretilmesini ve anavatanları hakkında bilgilendirilmelerini öngörmektedir. Bu sebeple Almanya’daki birçok eyalette de Türk, Portekiz, İspanyol ve Yunan misafir işçi çocuklarına yönelik dil dersleri sunulmuştur. Burada güdülen amaç, bu çocukların vatanlarına dönüşleri için hazırlanmalarını sağlamak olmuştur.

Hâlihazırda Almanya’da Türkçe konsolosluk dersi toplamda sekiz eyalette sunulmaktadır. Bu eyaletlerden bazıları Hamburg, Bavyera, Baden-Württemberg ve Berlin’dir. Derse katılanların çoğu ağırlıklı olarak Türkiye kökenli öğrencilerdir. Ders genellikle ders programı dışındaki saatlerde öğleden sonra verilmektedir ve velilerin isteğine bağlıdır. Ders için bir not verilmemekte, ancak karneye bu derse ilişkin not eklenmektedir.

Konsolosluk dersi 10-12 velinin imza toplaması ve talepte bulunması suretiyle sekiz eyaletteki okulların tamamından talep edilebilmektedir. Böyle bir talep alındığında Türk devleti tarafından okulda öğretmenlik yapması için bir öğretmen görevlendirilir. Ders verilecek sınıflar okul tarafından sunulmaktadır.

Türk devleti tarafından finanse edilen öğretmenler haftada iki saat ders vermektedir ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yurt dışında yaşayan öğrenciler için özel olarak hazırlanmış olan okul kitapları ve müfredat uyarınca ders verirler. Dersin içeriği, Alman ve Türk eğitim uzmanlarıyla, Türk-Alman Karma Eğitim Uzmanları Komisyonu tarafından birlikte hazırlanmaktadır.

Türkiye’den gelen öğretmenlerin yurt dışında görevlendirilmesi için Türk Devleti’nin bazı şartları vardır. Bunlardan bazıları pedagojik formasyon, eğitimin tamamlanmış olması ve en az bir yabancı dilin bilinmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin maaşları, sigortaları ve seyahat masraflarını karşılamasından dolayı bu ders dolayısıyla Almanya için sınıfları tahsis etmek dışında hiçbir masraf oluşmamaktadır.

Türkçe Konsolosluk Derslerine Yönelik Eleştiri

Türkçe konsolosluk dersi onlarca yıldır yapılmasına rağmen bu dersler Alman kamuoyunun neredeyse hiç dikkatini çekmedi. Türkiye’den gelen öğretmenler okullarda Türkiye kökenli öğrencilere ders verdi ve beş yıl sonra Türkiye’ye geri döndüler. Almanya ve Türkiye arasındaki siyasi ilişki sallantılı bir hâl almaya başlayana kadar ne ders içeriklerinin detayları ne de ders materyallerinin uygulanışı okullar ya da Eğitim Bakanlıkları için bir önem arz etmiyordu.

Almanya’da DİTİB’e yönelik ajanlık iddiaları ve Türkiye’deki siyasi gelişmeler sebebiyle hem Alman siyasetçiler hem de bazı okullardaki okul müdürleri Türkçe konsolosluk derslerinden rahatsızlık duymaya başladı. 2017’nin başından beri bu dersin günümüze uygunluğu ve dersin tamamen kaldırılmasının mümkün olup olmadığı hakkında tartışmalar sürüyor.

Dersin kaldırılmasına dair bir gerekçe de Sosyal Demokrat Parti (SPD) Berlin Eyaleti Eğitim Politikaları Sözcüsü Maja Lasic tarafından sunuldu. Lasic, Türkçe ders içeriğinin “kabul edilebilir değil, aksine endişelendirici” olduğunu ifade etmiştir. Lasic, bu dersin ismi koyulmamış bir tür din dersi olduğunu belirtmiştir. Ona göre dersin içeriği “dinî eğitim ve millî gurur duygusunun oluşturulmasına yöneliktir.” Kendisi, dersin dinî yönlendirmelerden uzak olması gerektiğini belirterek, “Farklı ülke hükûmetlerinin çocuklarımıza ideoloji aşılamalarına müsaade etmemeliyiz.” ifadesine yer vermiştir.

Aynı şekilde Yeşiller Partisi Federal Almanya Milletvekili Özcan Mutlu da Türkçe konsolosluk dersine ilişkin olarak “Tagesspiegel” gazetesine yaptığı açıklamada “uyumu engelleyen veya siyasi propaganda kapsamına giren hiçbir şeyin kabul edilemeyeceğini” ifade etmiştir. Kendisi Türkiye’den gelen öğretmenlerle Alman okullarındaki öğretmenler arasında da iletişim sorunları olduğundan bahsetmiştir. Mutlu, okul müdürlerinin konsolosluk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin Almancayı az konuşmalarından ve iletişim kurma çabalarının olmadığından şikayetçi olduğunu ifade etmiştir.

Türk Çocuklarına İdeoloji Mi Aşılanıyor?

İnternet üzerinden erişim sağlanabilen Türkçe dersi müfredatı incelendiğinde Atatürk’ü anma günü, İstiklal Marşı ve Türk bayrağına ilişkin ünitelerin olduğu görülmektedir. Anma günleri ve İstiklal Marşı elbette Türk kültürünün bir parçasıdır ve konsolosluk dersinin hedeflediği de aslında budur. Bu sebeple dersin fazla “milliyetçi” olduğuna yönelik eleştiriler haklı görünmüyor.

Sağ popülist Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) Eğitim Politikaları Sözcüsü Rainer Balzer, “Göçmenlerin ana dilinin desteklenmesinin, bölünmüş kişiliklerin ve paralel toplumların oluşmasına neden olduğu” iddiasında bulunmuştur. Kendisi anadil eğitimini desteklemenin “Almanya için tehlikeli olacağını” da ifade etmiştir.

“Ortada Gerçek Bir İletişim Kopukluğu Var”

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde yabancı dil olarak Almanca ve didaktik alanında öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mustafa Çakır, T.C. Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Cemal Yıldız ile birlikte Almanya’da Türkçe Konsolosluk Dersi hakkında bir saha araştırması yapmıştır ve bu konuda farklı bir kanaate sahiptir. Çakır Türkçe derslerine yönelik eleştirilere şu cevabı vermektedir:
“‘Türkiye’den konsolosluklar üzerinden getirilecek öğretmenlerle ders verme dönemi artık geride kaldı.’ demek doğru bir yaklaşım değil. Konuya sadece Türkiye kökenli öğrenciler açısından da yaklaşmamalı. Ülkede yaşayan bütün göçmen kökenli çocuklara köken dili öğretimi ile kazandırılacak beceriler, onların bulundukları ülkenin dilini daha kolay öğrenmelerine katkı sağlayacak; onların hem köken dilini konuşanlarla hem de yaşadıkları ülkenin insanlarıyla sağlıklı iletişim kurmasına yardımcı olacaktır. Köken dilinin öğretiminin ihmal edilmesi, sonucu önceden kestirilmesi mümkün olmayacak toplumsal, sosyal sorunları da beraberinde getirecektir. Çünkü köken dili, Almancanın istenen düzeyde öğrenilmesini kolaylaştırıp, öğrencilerin akademik gelişimlerine ve okul başarılarına olumlu yansıyacak altyapının oluşmasına da yardımcı olacaktır.”

Çakır, Türkçe konsolosluk dersine yönelik eleştirilere şu şekilde cevap vermektedir: “Her iki tarafın, yani hem Almanya’nın hem de Türkiye’nin yaklaşımlarına eleştirel olarak bakıldığında, ortada gerçek bir iletişim kopukluğu, güven eksikliği ve yapılan çalışmaların yetersizliği gözlenmektedir.”

Öte yandan Türkçe konsolosluk dersine yönelik eleştirilerin neticesinde Berlin’deki iki belediye; Türkçe dersleri verirken kullanılan sınıflar için Türkiye’ye fatura kesmeye karar vermiştir. Berlin-Mitte’de bulunan Eğitim Müdürlüğü devam etmekte olan eğitim-öğretim yılı için Türkiye başkonsolosluğundan 30.000 Euro talep etmiştir. Bunun üzerine Türkiye Başkonsolosluğu bu talebe itiraz etmiştir. Berlin Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Cemal Yıldız, “40 yıldır okul sınıfları için ücret talep edilmezken birden bire okullar başlamadan kısa bir süre önce ücret talep edilmesine anlam veremiyorum” ifadesini kullanmıştır.

Almanya’daki diğer bazı eyaletler de dersi yakından takip edip denetleyeceklerini vurgulamışlardır. Tüm bunlara rağmen ebeveynlerin bu derse verdiği önem göz önüne alındığında Türkçe konsolosluk dersinin tamamen kaldırılması bir seçenek olarak da görülmemektedir.

Nasıl Bir Çözüm Mümkün?

Türkçe derslerine yönelik tartışmalara Prof. Çakır’ın cevabı ise net. Türkçe derslerinin Alman eğitim sistemi müfredatı içinde not verilen ve kredilendirilen bir ders olarak yer alması gerektiğini söyleyen Çakır, dersin sadece Türkiye kökenli öğrencilerin değil, Almanlar dâhil olmak üzere diğer uluslardan öğrencilerin de alabileceği açık bir yapıya dönüştürülmesi gerektiği görüşünde: “Dersin içeriğiyle ilgili çekincelerin ortadan kaldırılabilmesi için Berlin Eğitim Müşavirliği tarafından yapılan çalışma ve girişimlerin desteklenmesinde yarar var. Ayrıca bu dersin Almanya genelinde uygulanma standartlarının belirlenmesi için her bir eyalette Türk ve Alman eğitim uzmanları ile ilgili bütün paydaşların katılacağı araştırma ve ortak akıl toplantıları yapılmalı. Bu toplantılardan çıkacak sonuçların yine karma eğitim uzmanları tarafından ortak bir programa (müfredata) dönüştürülmesi gerek.”

Almanya’daki üniversitelerin Türkiye’deki üniversiteler ile işbirliği yaparak çift diploma programları geliştirmeleri ve öğretmen ihtiyacının Almanya’dan karşılanması için gerekli çalışmaların bir an önce başlatılması gibi adımlar da Çakır’a göre yapılması gerekenler arasında. Almanya’da Türkçe derslerinin öneminin yeteri kadar anlaşılmadığını düşünen Çakır’a göre her hâlükârda yapılması gereken bir şey daha var: “Tüm bu çözüm önerileri aranırken, Almanya’daki öğretmen ihtiyacı karşılanana kadar Türkiye’den öğretmen getirilmesine devam edilmeli.”

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler