"Sayı 264"

Türkiye Kökenli Seçmen Kime Oy Verecek?

Almanya’da 24 Eylül’de gerçekleşecek Federal Seçimler öncesi Türkiye kökenli seçmenlerin oy tercihini hangi partilerden yana kullanacağı merak konusu. Bir diğer soru ise Türkiye-Almanya arasındaki krizin Türkiye kökenli seçmenin siyasi tercihini etkileyip etkilemeyeceği.

Demokrasi; siyasi egemenliğin özgür seçimler aracılığıyla vatandaşlar tarafından kontrolünü garantileyen bir idare sistemi. Siyasi katılım vatandaşların siyasi kararlara etki etme amacıyla gerçekleştirdiği tüm eylemleri kapsıyor. Bu katılımın en büyük ayağı ise seçimler.

Almanya’daki seçmenler parlamentodaki sandalye dağılımına 24 Eylül’de karar verecek. Bu yönüyle 4 yılda bir tekrarlanan Federal Meclis Seçimleri Almanya’daki en önemli seçim.

24 Eylül öncesinde ülkedeki Müslümanların da gündeminde seçimler var. Seçime katılacak partilerin birçoğu için mülteciler, göç, Müslüman cemaatlerle diyalog ve DİTİB gibi ağırlıklı olarak Türkiye kökenlilere hizmet sunan dinî cemaatlerin Türkiye ile ilişkisi gibi konular seçim öncesi sıklıkla ele alınan konular arasında. Durum böyle olunca “seçim kampanyası konusu” olarak ele alınan Müslümanların, Federal Seçimler’de sandığa gidip gitmeyeceği ve hangi partilerden yana tercih kullanacakları da önem kazanıyor.

Seçim öncesi ülkede Müslümanlara yönelik hizmet sunan dinî cemaatlerin açıklamaları ortak bir vurguda birleşiyor. Yerleşik dinî cemaatlerin hepsi seçimlere katılım konusunda hemfikir ve Müslüman seçmeni sandığa gitme konusunda teşvik eden açıklamalara sahip. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) seçimlerden beş hafta önce, oy verme hakkına sahip olan yaklaşık bir buçuk milyon Müslüman’ı seçimlere katılmaya davet etti. ZMD’nin “Benim Oyum Önemli” (Alm. “Meine Stimme zählt”) kampanyasında kullanılmayan her oyun Almanya’nın tehlikeli bir şekilde bölünmesine neden olan sağcılarla popülistlerin işine yarayacağı belirtiliyor.

Almanya’da oy verme hakkına sahip olan 1.5 milyon Müslüman’dan 1.25 milyonu ise Türkiye kökenli. Bu durumda Almanya’da ağırlıklı olarak Türkiye kökenli Müslümanlara yönelik hizmet sunan dinî cemaatlerin seçimlere yönelik pozisyonları da önem taşıyor.

İslam Toplumu Millî Görüş’ün (IGMG) hem Almanya, hem de Avrupa’daki diğer ülkelerdeki seçimlere katılımla ilgili çağrıları net: IGMG oy verme hakkına sahip olan herkesin sandığa gitmesini teşvik ediyor. Genel Başkan Kemal Ergün en son 7 Mayıs’ta Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı, bunun yanı sıra Almanya’da aynı gün Schleswig-Holstein ve 14 Mayıs tarihinde Kuzey Ren-Vestfalya’da gerçekleşen Eyalet Parlamentosu seçimleri münasebetiyle yaptığı açıklamada “oy hakkı bulunan herkesin bu seçimlere katılıp vatandaşlık görevini yerine getirmesi gerektiğini” söyledi. Aynı açıklamada Müslümanların yaşadıkları toplumun huzuruna katkı sağlamalarının dinî bir vecibe olduğu belirtilirken, “Böylesine önemli bir süreçte taşınan sorumluluğu yerine getirmek de bu çerçevede değerlendirilmelidir.” ifadelerinde bulunuldu.

IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş 13 Mart 2016’da Baden Württemberg, Rheinland-Pfalz ve Saksonya-Anhalt eyaletlerinde gerçekleşecek olan eyalet meclisi seçimleri öncesinde yaptığı açıklamada “oy kullanma hakkına sahip bütün vatandaşların tercihlerini merkez partilerden yana kullanmaları” gerektiğini söylemişti. Altaş seçimlere katılımla ilgili temel mantığı şu şekilde gerekçelendirmişti: “Seçimlerde çok basit bir denklem geçerlidir: Kullanılmayan her oy marjinal partileri güçlendirir. Oy kullanan her 10 kişiden biri sağ bir partiyi seçerse, bu toplamda yüzde 10’a tekabül eder. Eğer 100 kişinin sandığa gittiğini kabul edersek, bu sefer bu sağ partinin oyu yüzde 1’e tekabül edecektir.”

IGMG Genel Sekreter Yardımcısı Murat Gümüş ise Perspektif’e yaptığı açıklamada IGMG’nin seçimler öncesi bir video serisi çalışması olacağını, bu videolarda ülkedeki Müslümanların karşılaştıkları temel sorunların ve çözüm önerilerinin sunulacağını söyledi. Gümüş, “Almanya’daki siyasi partilerin ülkedeki Müslümanların ilgileri ve kaygılarıyla ilgilenip ilgilenmediği sorusundan ve Türkiye-Almanya arasında gerilen ilişkilerin neticesinde bazı Alman siyasetçilerin Türkiye kökenlilere yönelik ayrıştırıcı söylemlerinden bağımsız olarak, özellikle bu seçimlerde katılımı yüksek tutarak seçmenler olarak varlığımızı hissettirmemiz gerekiyor.” dedi.

DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hakan Aydın Perspektif’e yaptığı açıklamada, 24 Eylül seçimlerinin huzurlu bir şekilde geçmesini ve demokrasi kültürünün güçlenerek devamına vesile olmasını temenni ettiğini söyledi. Aydın sözlerine şöyle devam etti: “Demokratik seçimlere katılımı ve ilgiyi artırmak DİTİB’in her zaman önemsediği bir husus. Üyelerimiz ve cemaatimizi açık bir şekilde seçimlere katılım için değişik kanalları kullanarak teşvik edeceğiz. Almanya Müslümanlarının meclis çatısı altında hak ettiği temsile ulaşması öncelikli hedefimiz.”

Müslümanların Oy Tercihi

Seçimlere katılımın içinin nasıl doldurulduğu ise cevap arayan öncelikli sorular arasında. Eldeki veriler Almanya’da oy verme hakkına sahip olan, yani Alman vatandaşı olan yaklaşık 1.3 milyon Türkiye kökenli olduğunu gösteriyor. Diğer taraftan Alman vatandaşlığına geçiş yapanlar ve 18 yaşını geçip oy hakkına sahip olanlarla birlikte bu sayının 2030 yılına kadar ikiye katlanması da bekleniyor. Oy verme hakkına sahip olan Müslümanların sayısındaki bu ciddi artış potansiyelinin aslında partiler için cezbedici olması gerek. Fakat Türkiye kökenlilerin 2013 yılındaki seçimlere katılım oranı yüzde 70 olup, bu yönüyle genel nüfusun katılımından büyük ölçüde ayrışmasa da mevcut durumda Müslüman seçmen, partiler için çok da cazibeli bir hedef kitle olarak görünmüyor.

Allbus (Almanya Genel Nüfus Araştırması) aracılığıyla elde edilen veriler ülkedeki Müslümanların siyasi ilgileri, seçime katılım oranları ve Alman Anayasasına yönelik görüşleri hakkında bilgi veriyor. Katılan Müslümanların yalnızca yarısının siyasete yoğun ve çok yoğun arasında bir ilgisi var. Ankete katılan Müslümanlardan 5’i ise siyasete hiç ilgi duymuyor.

Yapılan anketlere göre Müslümanlar, Almanya için Alternatif (AfD) Partisinden bahsetmiyor bile. Ankete katılan Hristiyan seçmenlerin yüzde 8’i ise AfD’ye destek veriyor. Almanya Ulusal Demokratik Partisi (NPD) ve Korsanlar Partisi de Müslümanlar tarafından seçimlerde değerlendirmeye alınmayan partiler arasında. Sonuçlarda SPD’nin Müslümanlar arasında öncelikli olarak tercih edildiği görülüyor. Türkiye kökenli Almanların yüzde 40’ından fazlası SPD tarafından temsil edildiğini hissediyor. CDU/CSU yüzde 23 oranla SPD’nin oldukça gerisinde. Sol Parti ise Müslümanlar arasında Yeşillerle birlikte üçüncü güçlü parti. Ankete katılan Müslümanlar her iki partiye de yüzde 10’luk bir destek verdiğini belirtmiş.

Türkiye Kökenli Seçmen Kime Oy Veriyor?

2013 yılında, yani bir önceki Federal Meclis Seçimleri’nde Türk seçmenin oy tercihlerinin incelenmesi de önemli. Migazin’de 30 Ekim’de yayınlanan habere göre eğer –farzı muhal- 2013 yılındaki seçimlere yalnızca Türk seçmen katılmış olsaydı, SPD mecliste mutlak çoğunluğu elde eder ve o günden bu yana iktidarda olan CDU-SPD koalisyonuna gerek kalmadan tek başına iktidar olurdu. 2013 yılındaki seçimlerde Türk seçmenin yüzde 64’ü SPD’yi seçti.

SPD’ye oy veren 425.000 Türkiye kökenli seçmen, 2013 seçimlerinde SPD’nin oylarının yüzde 1’ini (toplam oy oranı yüzde 25,7) oluşturuyordu. Aynı seçimlerde Yeşiller ve Sol Parti Türkiye kökenli seçmenden yüzde 12, CDU/CSU ise yüzde 7 oranında oy aldı. Bünyesinde daha çok Türkleri barındıran BIG Partisi Türk seçmenden yüzde 3, FDP ise yüzde 2 oranında oy aldı.
2009 yılındaki Federal Seçimlerle kıyaslandığında Türkiye kökenli seçmenin 2013 yılında yüzünü Yeşiller Partisinden büyük oranda çevirdiği ve Yeşiller’in Türk seçmenden yüzde 17 oranında bir oy kaybı yaşadığı görülüyor. Yeşiller’in Türk seçmenden kaybettiği oylar 2013’te SPD’ye kaymış.

Almanya’daki toplam seçmenin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan Türkiye kökenli seçmeni 24 Eylül’de zor bir karar bekliyor. Özellikle Türkiye ile Almanya arasında son senelerde sürekli bir hâl alan gerilimin Türkiye kökenli seçmenin tercihini ne yönde etkileyeceğini seçimden sonra göreceğiz. Her halükârda şunu belirtmekte fayda var: Türkiye kökenli seçmenlerin siyasi katılımını destekleyen dinî cemaatler, bir de yüzde 70 oranında seçime katılım gösteren bir kitle göz önüne alındığında, Türklerin siyasi katılımıyla ilgili çaba göstermesi gereken asıl aktörlerin partiler olduğu açık. [1]

[1] http://www.migazin.de/2013/10/30/bundestagswahl-2013-so-haben-deutsch-tuerken-
gewaehlt/

©Flickr.com/©Shutterstock.com/NordStock

©Flickr.com/©Flickr.com/james_rea

©Flickr.com/©Shutterstock.com/NordStock

©Flickr.com/©Flickr.com/gruene_bawue

©Flickr.com/©Flickr.com/dirkvorderstrasse

©Flickr.com/dielinke_nrw

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler