Çağrı Filminin Yönetmeni: Mustafa Akkâd

Gümrük memurluğu ile geçimini temin eden Arap kökenli bir babanın ve Türk asıllı bir annenin çocuğu olan Mustafa Akkâd, 1935 yılında Suriye’nin Halep şehrinde dünyaya gözlerini açar. Dinî eğitimini ve terbiyesini ailesinden alır. İlkokul ve lise eğitimini Halep’te tamamladığında henüz 18 yaşında bir genç olan Akkâd, gelecekte ünlü ve filmlerini Hollywood’dan tüm dünyaya sunabilmiş bir film yönetmeni olmayı kafasına koyar. Küçük yaşlarda sinemaya karşı duyduğu ilgi ve alakanın artmasında ve bunun neticesinde yönetmen olma kararını vermesinde komşusunun da payı vardır. Sinema için tasarlanmış bir film oynatma cihazıyla uğraşan komşusu, ona filmin nasıl oynatılacağını ve münasip bulmadığı bölümlerinin nasıl kesileceğini öğretmektedir.

Onu yakından tanıyan Halep sakinleri kurduğu hayali gülünç bulur, boyundan büyük işlere kalkıştığını söylerler ve hedefini o günün şartlarında gerçekleştirilmesi imkânsız bir rüya olarak tanımlarlar. Tüm bunlar Akkâd’ın direncini kırmaz, aksine kararının arkasında durmasına ve hedefe ulaşma isteğinde sebat göstermesine sebep olur. Her ne kadar ebeveynleri aldığı bu karara temkinli yaklaşsalar da, annesi sinemayı Allah’a hizmet etmenin bir vasıtası olarak kullanması şartıyla kabul eder. Sonunda babasının güvenini ve desteğini de arkasına alan Akkâd, yönetmenlik tahsili yapmak üzere Amerika’ya doğru yola koyulur. Oğlunu yolcu eden baba Akkâd, maddi yetersizliklerden dolayı cebine ancak cüzi bir miktar para koyar ve eline her daim rehber edinmesi için bir Kur’an tutuşturur.

Tahsilatının ilk merhalesini teşkil eden Kaliforniya Üniversitesi’ndeki lisans eğitimine başlar. Büyük bir itina ile inancını muhafaza eden ve değerlerine sadık kalan Akkâd, başarılı ve çalışkan bir öğrenci olarak buradaki eğitimini tamamlar ve Güney Kaliforniya Üniversitesi’ne yüksek lisans yapmak üzere kabul edilir. Bu esnada ünlü isimlerin yönetmenlik tecrübelerinden istifade eder.

Birçok filmin yönetmenliğini üstlenen Akkâd, umumiyetle Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir ümmeti nasıl inşa ettiğini konu alan “Çağrı” ve beldelerini İtalyanların işgalinden kurtarmaya çalışan Libya halkının mücadelesini anlatan “Çölün Aslanı – Ömer Muhtâr” filmleriyle anılmaktadır.

Hz. Muhammed’i konu alan bir filmi çekme fikrini hayata geçirmede muhtelif sıkıntılarla karşılaşır. Ona göre mevzu hassastır ve filmin yapım aşamasında ihtiyaç duyulan masrafları karşılamak zordur. Kendi deyimiyle beş sene boyunca gerekli maddi desteği bulabilmek için o başkentten bu başkente, bir devletten diğerine istediği desteği buluncaya kadar gezer. Senaryoyu yazarken birçok âlimin fikrine müracaat eder. Yoğun ve uzun istişareler sonucunda tüm sorunları bertaraf eder. Sinemayı tanklardan daha kuvvetli bir silah olarak gören dönemin Libya Başkanı Muammer Kaddafi filmin masraflarını karşılar. 1977 yılında beyaz perdeye taşınan film, hem Doğu’da hem de Batı’da kalitesinden söz ettirir ve oluşturduğu müspet izlenim sebebiyle takdir görür.

Akkâd tarih sahnesinin en ön saflarında yer almış Selahaddîn el-Eyyûbî’nin hayatını ve bunun yanında İstanbul’un fethini konu edinen filmler çekmek ister, fakat 2005 yılında Ürdün’de bulunduğu esnada bir bombalı saldırı sonucunda kızıyla birlikte hayatını kaybeder.