'Portre'

Hem Sultana Hem De Halka Dost Bir Veli: Yahya Efendi

İstanbul evliyasından kabul edilen Yahya Efendi, Boğaz’ın dört manevi bekçisinden biri olarak bilinmektedir. Diğer üç manevi bekçi ise Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâî, Sarıyer’de Telli Baba ve kabri Beykoz’da olduğu sanılan Yûşa peygamberdir.

16. yüzyıl Osmanlı döneminin önemli âlim ve mutasavvıflarından Yahya Efendi, Şâmî Ömer Efendi ve Afîfe Hatun’un oğlu olarak 1495 yılında Trabzon’da dünyaya gelir. Yavuz Sultan Selim Trabzon’da sancak beyi iken aynı şehirde kadılık yapan Ömer Efendi ile aralarında bir dostluk hasıl olur. Bu dostluk, birkaç gün ara ile dünyaya gelen iki büyük şahsiyetin süt kardeşi olmasına vesile olmuştur: Kanuni Sultan Süleyman ve Yahya Efendi. Sultan Süleyman’ın annesinin sütü yetmeyince Yahya Efendi’nin annesi Afîfe Hatun ileride cihan imparatoru olacak bu bebeği de emzirir. Kanuni Sultan Süleyman da vefasını esirgemez, İstanbul’da yaptırdığı ilk mescide süt annesinin adını verir.

Yavuz Sultan Selim tahta çıkınca Yahya Efendi de Şehzade Süleyman’ın maiyetinde ailesiyle birlikte İstanbul’a gider. Burada Zenbilli Ali Efendi’nin yanında tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli medreselerde müderrislik yapar. Son olarak Sahn-ı Semân Medresesi’nde görevini sürdürürken, Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi olayı sırasında saraydan çıkarılan annesi Mâhidevran Sultan’ın yeniden saraya alınması için Kanûnî’ye yazdığı bir arz mektubu yüzünden araları açılır ve görevinden uzaklaştırılır; ardından emekliye sevk edilir.

Kanuni Sultan Süleyman ile Yahya Efendi arasında küçüklüklerinden beri süregelen bir dostluk söz konusudur. Yahya Efendi’nin Şehzade Mustafa’nın boğdurulması sürecinde, yani ortam bu denli gergin vaziyette iken Kanuni Sultan Süleyman’a Şehzade Mustafa’nın annesinin saraya alınması için talepte bulunma hakkını kendinde görmesi esasında aralarındaki dostluğun derecesini gösterir niteliktedir. Kanuni kendisine hep saygı gösterir, kendisinden birkaç gün önce doğmuş olmasına rağmen ona hep “ağabey” diye hitap eder.

Zorunlu emekliliğe ayrılmasından sonra kendi imkânlarıyla Beşiktaş’ta geniş bir arazi satın alır ve hayatının geri kalan kısmını bugün Yahya Efendi Külliyesi adıyla Beşiktaş’ın Yıldız Mahallesi’nde bulunan dergâhta geçirir. Onun Boğaz kenarında, Hz. Mûsâ ile Hızır’ın buluştuğu yer olarak kabul edilen Hıdırlık adını verdiği bölgeye rüyasında gördüğü bir şahsın işaretiyle gidip tekkesini kurduğu rivayet edilir. İstanbul evliyasından kabul edilen Yahya Efendi, Boğaz’ın dört manevi bekçisinden biri olarak zikredilir. Diğer üç manevi bekçi ise Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdâî, Sarıyer’de Telli Baba ve Beykoz’daki makamının Yahya Efendi tarafından keşfedildiği ileri sürülen Yûşa peygamberdir.

Halkın iktidar mensuplarına hâllerini arz etmelerine yardımcı oluşu ve fakirlere karşı son derece cömert davranması Yahya Efendi’nin saygınlığını pekiştirir. Evliya Çelebi, Ayasofya Camii’ndeki vaazlarını dinlemek için halkın üç gün öncesinden hazırlandığını, caminin bir adım dahi atılamayacak kadar dolduğunu ve cemaatin can kulağıyla şeyhi dinlediğini kaydeder.

“Müderris” mahlasıyla şiirler de yazan Yahya Efendi “Muhibbî” mahlasını kullanan Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte şiire Trabzon’daki çocukluk yıllarında başlar. Yahya Efendi’nin şiirlerinde dünya hayatı, nefis sorgusu, siyasi ve toplumsal meselelerin yanı sıra siyasi otoriteye tavsiyeler de bulunur.

4 Mayıs 1571 tarihinde Kurban Bayramı gecesi vefat eden Yahya Efendi’nin cenaze namazı bayram namazından sonra Ebussuûd Efendi tarafından Süleymaniye Camii’nde kıldırılır ve dergâhının bulunduğu yere defnedilir. Cenazeye devlet erkânı, ulema ve halktan büyük bir kalabalık katılır, II. Selim’in emriyle dergâhın bulunduğu yere bir türbe inşa edilir.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler