'Avusturya'da İslam'

Avusturya İslam Yasası’nda Yenilenme İhtiyacı

Avusturya’da 100 senelik tarihe sahip olan İslam Yasası’nın yenilenmesi tartışılıyor. Farklı bir sosyal ve tarihî yapı içerisinde oluşmuş olan yasada henüz somut olarak hangi noktaların değişeceği bilinmese de, manevi rehberlik ve destek hizmetleri noktasında yenilemeye ihtiyaç duyulduğu açık. Yasanın hangi yönde değişeceği ve Müslümanların beklentilerine uygunluğunu zaman gösterecek.

Avusturya’da bir İslam Yasası’na duyulan ihtiyaç, sistemsel bir nedenin yanı sıra tarihî bir arka plana da dayanmaktadır. Tarihî sebep, Boşnakların Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na 1908 yılında dâhil oluşudur; sistemsel sebep ise tarihî ve toplumsal açıdan önemli kilise ve dinî kuruluşların Kamu Hukuku’nda yer edinmesini sağlayan Avusturya Din Hukuku’dur.

1878 yılında Bosna ve Hersek’in işgaliyle Habsburg Monarşisi ilk kez Müslüman bir halkı hâkimiyeti altına almıştı. Böylelikle İslam’a ilişkin bir din siyaseti başlamış oldu. Bu din siyaseti daha sonra Bosna ve Hersek’in Avusturya-Macaristan’ın bir parçası olmasının ardından (1908) Monarşi’nin Avusturya bölümünde yaşayan Müslümanlara, Avusturya geleneğine uygun, özel bir Din Hukuku’nun sunulması gerekliliğini de ortaya çıkarmıştı. Bu gerekliliğin sonucunda oluşan düzenleme 1912 yılındaki İslam Yasası idi. O zamanlar çeşitli organizasyonların mevcudiyetinin eksikliği nedeniyle Avusturya’da ve daha sonra Macaristan’daki yasayla birlikte Bosna’da anayasal olarak tanınmış Hanefi Fıkıh Ekolü, Katolik, Protestan, Ortodoks ve Yahudilerle eşit bir statü kazandı.

O zaman bu dine mensup kişilerin sayısının azlığından ötürü herhangi bir dinî cemaat ya da dinî bir kuruluşun oluşması mümkün olmamıştı. Bu yüzden 1912 İslam Yasası içerik olarak oldukça kısaydı; gelecekteki muhtemel gelişmeleri kapsayacak düzenlemeleri ve bu anlamda gerekli bir takım maddeleri henüz içermiyordu.

İlk kez 1960’larda ülkeye gelen Müslüman öğrenci, sığınmacı, diplomat ve işçilerin sayısının artmasıyla, nihayet bu tanınmanın kurumsal olarak perçinlenmesi adına gerçekleştirilen çabalar da arttı. Müslüman Sosyal Hizmet Derneğinin temsilcileri 26 Ocak 1971 tarihinde bu minvalde bir talepte bulundular. Devlet indindeki kültür ve eğitim işlerinden sorumlu birimler ile yapılan uzun süreli pazarlıklar sonrasında 20 Nisan 1979 yılında yenilenmiş bir anlaşma hazırlandı.

İslam Yasası’nın Hukuki Çerçevesi

Avrupa’da Din Hukuku’na dayalı sistemler içinde en yaygın olanı, dinî cemaatler ve devlet arasında iş birliği öngören sistemdir. Sekülarist ayrıştırıcı sistem ve hâlâ yürürlükte olan “Devlet Kilisesi” sistemleri azınlıktadır.

Din ve devlet iş birliğinde dinî cemaatlere özel hukuki formlar öngörülmektedir. Avusturya’da bu anlamda karakteristik olan, yasal olarak tanınan kilise ve dinî cemaatlere kamu hukuku içerisinde bir konum sunmak ya da özel bir hukuki konum olan “resmî kayıtlı dinî cemaat” statüsünü mümkün kılmaktır.

Kamu Hukuku içerisindeki bu konum, devletin dinî cemaatlere sunduğu bir ortak çalışma ve iş birliği imkânıdır. Fakat bunun yanında bu aynı zamanda, dinî cemaatlerin edinmek istedikleri tanınmayla yakından ilintili olan, devletin anayasal beklentilerini karşılamaya hazır oldukları anlamına da gelmektedir. Dinî olarak tarafsız olan devlet, anayasal düzenin ortaya koyduğu temel uzlaşma çerçevesinde dinî cemaatlerden sivil toplum anlamında katkı sunmasını bekleyebilir. Bu anlamda ortak çalışma ve iş birliği alanları özellikle eğitim ve yetiştirme alanlarından, çok çeşitli sosyal sorumluluk görevini yerine getirmeye ve hasta ya da mahkûm gibi özel durumda olan insanlarla ilgilenme gibi alanlara kadar uzanmaktadır.

Tarihî ve toplumsal açıdan önemli olan kilise ve dinî cemaatler için genel bir Tanınma Hukuku’nun bulunmadığı, bunun yerine özel yasaların çıkarıldığı Avusturya’daki bu durum, tanınan cemaatlerdeki özel durumların tek tek ve hassasiyetle ele alınmasını mümkün kılmaktadır. Bu durum, devletin anlaşma imzaladığı (Konkordate) Katolik Kilisesi’nin yanında Protestan Kilisesi, Ortodoks Kilisesi, Yahudilik ve İslam için de geçerlidir. Bu yasaların içeriği, özünde bir anlaşma gibi ilgili dinî cemaat ile birlikte kararlaştırılır. Mevcut İslam Yasası’nın yenilenmesi ile alakalı da gerçekleştirilen bu tarz müzakereler Avusturya İslam Cemaati ile devam etmektedir ve şu ana kadar ilgili bakanlık tarafından yayımlanmış bir tasarı bulunmamaktadır.

100 yıldan fazla bir süredir yürürlükte olan İslam Yasası’nın yenilenmesi ise birçok açıdan aciliyet arz etmektedir. Örneğin İslam Yasası’nda, tanınmış diğer kilise ve dinî cemaatler için geçerli olan bazı yasal düzenlemeler eksiktir. Sadece hastane, ordu ve hapishane manevi destek ve rehberlik hizmetleri, okul alanı, üniversite eğitimi ve araştırma sahaları düşünüldüğünde bile bu eksiklik kendisini açık bir şekilde göstermektedir. Bu yenileme planı, Avusturya’daki Müslümanlara ve devlete, aralarındaki iş birliği için çağa uygun bir düzenleme yapma konusunda imkân sunmaktadır.

Avusturya İslam Cemaati, İslam Yasası’nın çağa uygun olarak yenilenmesini gerekli bulduğunu belirtti. Fakat gündeme getirilen bazı hususlar, İslam Cemaati tarafından şüpheyle karşılandı. Özellikle yasada “Devlet Hukuku’nun, dinî kuralların önünde yer aldığının yasal olarak belirtilmesi” ve “yasal olarak tanınan İslam cemaatinin finansmanının yurt içi ile kısıtlanması” gibi noktalar, sadece İslam cemaatine mahsus olması sebebiyle ayrımcı olarak nitelendiriliyor.

Richard Potz

Avusturya ve Avrupa din hukuku alanında uzman olan Prof. Dr. Richard Potz, İslam’ın Avrupa hukukundaki konumu ile ilgili çalışmalar yapmıştır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler